2 Eylül 2010 Perşembe

OLMAYANA MEKTUP



(Babamın, dedemin ölümünden tam 2 yıl sonra dedem Fahri Bey'e yazdığı mektup)


Bugün senden ayrılalı tam iki yıl oldu.

730 günün bir tanesinde bile seni göremedim. Elini tutamadım, yanağını öpemedim, bağrıma basıp sıkı sıkı sarılamadım.

Evde tek başıma otururken, kapıda anahtar dönmedi ve sen içeriye girmedin. Yağmur indikçe bardaktan boşanırcasına, balkona çıkıp seyrederken sen yanımda yoktun.

Beşiktaş Şampiyonlar Ligi'ne kalırken, G.S. şampiyon olurken sevinci o kadar yalnız yaşadım ki.

Apti, Yüksel, Fikret senin yokluğunu hiç aratmadılar, ne kadar iyi arkadaşlar seçmişsin kendine.

Bugün dudaklarımızda dualar sana geleceğiz bir kere daha, orada mısın diye soramıyorum bile.

Fatih Caddesi boynu bükük uzanıp duruyor, kara bir yılan gibi mahallenin ortasında. Her geçişimde kaldırımlara bakıyorum, Fötrlü Aslan geliyor mu diye. Hayır, yok.

Zırt pırt telefon çalıyor evde, yokluğun geliyor aklıma. Bir tek kişi de seni aramıyor, tuhaf değil mi? Oysa daha evvelden muhtarsın diye 10 telefonun 9'u senin için çalardı.

Yaz geldi geçti, bana "bu sene Trabzon'a - Erzurum'a gitmek istiyorum" demedin.

Artık yok evde gerdan haşlamaları, paça ve işkembeler. Kimse eve gelirken dolu filelerle gelmiyor.

Yaşamak canımı sıkıyor. Kimse senin aradığına dair 730 gündür not vermedi. 730 gündür bu kadar çabuk mu unuttun beni diye düşünüyorum zaman zaman. Ama beni unutmayacağını, unutmadığını biliyorum. Gelinini de, torunlarını da... Ama oralardan bir bağlantı kurulması mümkün değil.

Geçen gün Mehmet Bey ile beraberdim. Her karşılaştığımızda ilk olarak seni sorardı. Bu kez adını bile anmadı. Ama beni ne zaman görse, gözleri dolu dolu oluyor. Belki neler geçiyor aklından ama söylemiyor, söyleyemiyor.

Sen gittiğinden beri yine kapı çalınıyor, yine sütçü süt getiriyor. İşte televizyonda yine aynı haberler, değişen hiçbir şey yok. Yalnızlık, sensizlik dışında değişen hiçbir şey yok.

Seval Çekmece'den arıyor. Gönül de arar mutlaka. Başka da kimsemiz yok, biliyorsun.

Günler geçiyor babacığım. Her geçen dakikayı, beni sana yaklaştırdığı için seviyorum. Eskiden nasıl üzülürdüm, zaman geçiyor, birgün senden ayrılacağım diye. Ama şimdi herşey tersine döndü.

Zaman zaman düşünüyorum, her mumluğa bir yıldız koparıp koysam gökyüzünden, ne kadar yakışırdı sana diye. Ve sonra söndürüp ışıkları evin içinde sanki sen divanda uzanmışsın gibi konuşuyorum seninle. Konuşuyorum... Konuşuyorum... Herşeyimi paylaşıyorum seninle. Tıpkı eski günlerdeki gibi.

Herşeye tahammül edebiliyor insan. Allah böyle bir sabır vermiş kullarına. Ama tahammülü olmayan bir tek şey var. Senin sevginden mahrum olmak. Bunu hissedebilmek... İşte ölmeden bu öldürüyor insanı.

Doğduğu zaman ismini severek ve çok gururlanarak koyduğun kraliçe Melike ile kardeşi Onur artık büyüdüler. Birbirlerine çok bağlılar. Aynur bizleri çekip çeviriyor. Ailemizin medar-ı iftiharı o.

Gönül her gece sizler için dualar okuyor. Herhalde bu bakımdan çok rahatsınızdır. Seval de sizleri tabi aklından hiç eksik etmiyordur.

Seni saygı ve sevgi ile arıyor, yüce Allah'tan rahmetler diliyoruz.

Hepimiz ellerinizden öperiz. Rahat uyuyun.


Oğlun Ünal
(24.12.1997)

8 yorum:

B. dedi ki...

Allah rahmet eylesin.

Onur Diribaş dedi ki...

Amin. Teşekkürler B.

Aslısın dedi ki...

Onur, çok duygulandım ve içimde söyleyecek bir sürü şey var gibi gelse de bu mektuba ve hissettirdiklerine dair; bir şey çıkamıyor ağzımdan, susuyorum.

Onur Diribaş dedi ki...

Aslıcım, bu mektubu ne zaman okusam benzer duyguları ben de yaşıyorum. Buraya aktarırken de gözlerim dolu doluydu.

B. dedi ki...

Bu mektup nasıl geçti senin eline?

Onur Diribaş dedi ki...

Babam mektubu yazdığı zamanlarda annem babamın ceketinde bulmuş. Bir mevlüt günüydü, maaile toplanmıştık. O sırada annem çıkartmış ve okumuştuk ilk kez. Daha sonrasında da bu tarz manevi şeylerin saklandığı bir kutuda muhafaza ettik ve ediyoruz.

Unknown dedi ki...

aglayarak okudum... bu mubarek kadır gecesınde bır dua da sizin ıcın edecegım.tekrar allah rahmet eylesın.ıyı pazarlar

Onur Diribaş dedi ki...

Amin, tüm ölmüşlerimizin ruhuna Özge Hanım. Teşekkürler, size de iyi pazarlar dilerim. :)