7 Ekim 2010 Perşembe

AŞIK OLDUĞUM ZAMAN...



Aşk kışın yaşanmalı...

Soğuk havada aynı cepte elleri ısıtarak,

Yağmurda aynı şemsiyenin altına sığınarak,

Kara bulutların altından esen sert rüzgar yüzünü kamçılarken

Sığınılan bir cafe köşesinde sıcak kahveyi yudumlayarak...

Camından damlalar arasında soğuk şehri izleyerek.

Lapa lapa kar yağarken

Bir kese kağıdına doldurulmuş sıcak kestaneleri onun avuçlarına vererek.

Elleri üşümesin diye...

Aynı battaniyenin altına girip,

Birbirine sarılıp güzel bir film izleyerek.

Gece yattığında dışarıdaki fırtınanın sesini bastırsın diye

Ona masal anlatarak.

Üşütüp hasta olduğunda ona sıcak bir çorba yaparak.

Üzerinde buğusu tüten çorbayı dili yanmasın diye üfleyerek.

Birlikte soyduğunuz mandalina kabuklarını sobanın üzerine koyarak.

Soğuk kış gecelerinde içilen bozadan

O leblebileri sevmiyor diye hepsini tek tek ayıklayıp kendi bardağına alarak.

Karların üzerine uzanıp karda izinizi çıkartarak,

Üzerinize düşen kar tanelerini dilinizle yakalamaya çalışarak.

Kışın yaşanmalı aşk...

Kışın...



(Müzik: The Victor Silvester Orchestra - When I Fall In Love)

5 yorum:

Aslısın dedi ki...

Ne güzelsin sen'

B. dedi ki...

okumuyorum bana ne.

Sevdiğiyle bu kışı geçirebilecek olanlar okusun.

yoksa okumak bile işkence.

Onur Diribaş dedi ki...

Aslı'cım, çok teşekkür ederim. :)

B.'m, okumuyorum desen de okuduğunu düşünüyorum. Sevdiğinle kışı geçirmen dileğiyle...

B. dedi ki...

Okumasam fikrimi nasıl belirtcem.

İçi boş bir dilek ama yine de inşallah demekten geri durmayacağım.

medgallis dedi ki...

bence ask 'yaz' larin isidir. zamanin hic gecmeyecekmis gibi havada asilip kaldigi o gunler fistikli dondurma esliginde bir 'yaz aski' olmadan nasil gecsin?