Tarih : 30.09.2010
Yer : İstanbul
Saat : 20:55
Yıllarca süren bekleyişimle ve aylar öncesinden konser biletini alarak her geçen gün büyük bir hızla artan heyecanım, konser alanının ışıkları sönüp Carl Orff'un Carmina Burana Operası "O Fortuna" girişiyle tarifi kelimelerle anlatılamayacak bir seviyeye ulaşmıştı.
Saat : 20:57
"O Fortuna"nın yüksek gerilimli bitişinin hemen ardından oluşan o kısa sessizliği, tüm ihtişamıyla karanlığın içinden yüreklerimize dokunarak seslenen Karanlıklar Prensimiz bozdu.
* Are you ready fuckin' crazy madness??!!!!
- Yeeeeaaaahhhhhhh!!!!!
* I can't fuckin' hear you!!!!
- Yeeeeeeeeeaaaaaaaaaaaaaahhhhhhhhhh!!!!!!!
* I still can't fuckin' hear you!!!!!!
- Yeeeeeeeeeeeeeaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaahhhhhhhhhh!!!
* Your fuckin' crazy!!! God bless you're!!!! Let the madness begin!!!!
Ve yeri göğü titretircesine "Bark At The Moon" şarkısının ilk notaları çalınmaya başlamıştı bile.
Yıllardır beklediğim insan, son yıllarda gelip de konser vermesinden artık iyice umudumu yitirmeye başladığım adam, şimdi karşımda duruyordu. 62 yaşında olmasına karşın, gençliğinden, sesinden ve performansından hiçbir şey kaybetmemişti. Ozzy bildiğimiz, tanıdığımız çılgın Ozzy idi. Sahnenin her yanına koşuşturuyor, atlıyor, zıplıyor, vokal ve şarkı aralarında, sololarda sürekli izleyiciyle sözlü temas kuruyor, bizleri gaza getirmek, çılgınca şarkılarına eşlik etmemiz için elinden ne geliyorsa yapıyordu. Tüm bunları yaparken de ne nefes nefese kalıyordu ne de sesinde en ufak bir çatallaşma ya da sesi detone oluyordu. Yüzündeki o bilindik "Ozzy gülüşü" ile arada bizleri gaza getirirken mutlu oluşunu hiç çekinmeden kahkahalar atarak göstermesi, onun yaptığı işten ne kadar zevk aldığının, neden efsane olduğunun ve neden hala hiç yorulmadığının en büyük kanıtıydı fikrimce.
Ve tabi ki Ozzy Osbourne denildiğinde akla ilk gelen sahne şovlarından biri de suyla yaptıkları. Bu artık klasikleşmiş şovunu İstanbul konserinde de ihmal etmedi. Önce kendisine sonra da sahne önü izleyicisinin üzerine kovalarla sular döktü. Buna ek olarak da ilk defa gördüğüm yeni bir su şovu numarası da eklemiş prensimiz. Yangın hortumu ile köpüklü su sıktı bolca izleyiciye. Arada kendi kafasını da sokup köpükler içinde kalıyordu. Bizlere, çok fazla para verip de VIP bilet alıp, konseri en önden izlemenin ne demek olduğunu kanıtladı Ozzy Osbourne.
Konser boyunca bütün klasikleşmiş, efsane şarkılarına yer vermeye çalıştı Ozzy. Bark At The Moon, Mr. Crowley, War Pigs, Crazy Train, Paranoid repertuardaki şarkılardan bir kaçıydı. Konserin en özel ve duygusal anlarından biri de Road To Nowhere şarkısını, Mayıs ayında kaybettiğimiz Ronnie James Dio'ya adamasıydı.
Bu konsere katılmış olmak, benim için yaşamım boyunca verdiğim en doğru bir kaç karardan biri oldu ve ben ölene kadar da öyle kalacak. Ozzy Osbourne'dan daha fazla değer verdiğim, fanatiği olduğum sanatçı/gruplar elbette var ama şu an hiçbiri yaşamıyor. Kendimize idol aldığımız, her biri birbirinden ayrı efsane olmuş, tarihe damgasını vurmuş şarkıları yazmış, "Rock Star" deyiminin gerçek sahipleri ve o büyülü yıllardan geriye kalan bir kaç isimden biri Ozzy Osbourne. İşte bu yüzden bu konserden daha iyisini izleyemeyeceğim. Birgün ileride çocuklarıma ve hatta torunlarıma büyük bir gururla anlatacağım bu konseri, Ozzy Osbourne'u canlı izlediğimi.
Son dönemlerin popüler blog oyunu haline gelen mim oyununda B. beni mimledi. Mimin konusu "Hayatınızın en utanç verici anısı". Günlerdir düşünüyorum ne olabilir diye ama bir türlü bulamıyordum. Ama şimdi sanıyorum ki Ozzy Osbourne konseri, hayatımın en güzel ve unutulmaz anıları arasına girmekle beraber, aynı zamanda da en utanç duyduğum an oluverdi.
İlk olarak şunu söylemem gerekir ki seyirci sayısı çok azdı. Tıka basa 20 bin kişinin sığabileceği mekanda yaklaşık 8 bin kişi vardı. 6 ay öncesinden belli olan bu konser için yeterli düzeyde reklam yapılmadı. Varsın olsun yapılmasın, biz Ozzy sevenler olarak, onu yakından takip edenler olarak yine de konser alanını hınca hınç doldurabilirdik. Dolduramadık... Sana yeterli ilgiyi gösteremediğimiz için kendimden utanıyorum Ozzy.
62 yaşında olmana karşın bizden çok daha enerji doluydun, yerinde duramıyordun. Şarkılara eşlik edelim diye sürekli bizimle uğraştın. Öyle ki bizim düşünüp de yapmamız gereken tezahüratları bile sen başlattın. Sana yakışır, layık bir izleyici olamadığımız için de kendimden utanıyorum Ozzy.
En çok da tüm bunlara rağmen bize karşı secde edip "God bless you're!!!" dediğinde utandım. Hayır Ozzy Osbourne, asıl Tanrı seni korusun!!!
Şimdiki aklın olsa yine utanır mıydın?
Ömrümün sonuna kadar utanacağımdan eminim.
O olayı avantaja çevirebilme pratikliğin olsaydı ne yapardın?
Elimden çok fazla bir şey gelmezdi ama kesinlikle VIP bilet alır en önden izlerdim konseri. Ve bir fırsatını bulup mutlaka sahneye çıkar ordan da seyircinin üzerine atlayarak Ozzy konserine yakışır bir şekilde "Stage Diving" yapardım.
Ben de şimdi Aslı'yı ve Hippilazman'ı mimliyorum. Dökülün bakalım, sizlerden neler gelecek görelim. :)
(Müzik : Ozzy Osbourne - Mama I'm Coming Home)