"Dut ağacı giyinmeye başladığında insanlar soyunmaya başlar."
Böyle tanımlar annem kendince yazın gelişini. Kimileri de şarkıda dediği gibi ayvanın çiçek açmasıyla. Ya da ateş böceklerinin akşamları ışıl ışıl bahçeleri süslediğini gördüklerinde.
Pek çok kültürün kendine has bahar bayramı, yazın gelişini kutlama ritüelleri oluyor. Paskalya, nevruz, hıdrellez bunlardan bir kaçı...
Bir de Yunan Mitolojisinde, doğa ve çobanların tanrısı Tanrı Pan mitleri vardır. Elinde flütüyle kırlarda zıplaya zıplaya dolaşır, Nymph'leri kovalar. Pan'ın geçtiği yerler yeşerir, doğa canlanır.
Ama ben hep geceleri gruplaşıp çete halinde dolanan ve birbirleriyle kavga eden köpeklerle anlarım yazın gelişini.
Dün gece de aynen böyle oldu. Tüm öğleden sonra güneş alan odamın duvarı gece olduğunda emdiği ısıyı içeri veriyor. Sıcaktan bunaldığım için odanın camını açmıştım. Gece 3-4 sularıydı. Havlayan köpek sesleriyle irkildim bir an. Camdan dışarı baktığımda 8-10 tane köpek birbirleriyle dalaşıyordu. Tüm kış boyunca ortalıklarda görünmeyen mahallemizin köpekleri, yaz geldiğinde geceleri çeteler halinde sokak sokak dolanır, birbirleriyle hırlaşırdı. Yine aynısı olmuştu.